Bizler, insanın ruhsal sağlığıyla çalışan uzmanlar olarak, çalışma yaptığımız kişilerle daha sağlıklı ve dengeli ilişkiler içinde olabilmeyi önemsiyoruz. Bu nedenle BOTS Okulu çalışanları ve bu ekolü benimsemiş uzmanlar olarak, hem iç hem de dış dünya ile ilişkilerimizde beş erdemli tutumu benimsiyoruz.

Köklenmiş ve Merkezinde Olmak:

Köklenmek yaşama bağlanmamızı ve güvende hissetmemizi, zorluklar karşısında savrulmadan kalabilmemizi sağlayan varoluşsal gücümüzün kaynağıdır.

Merkez, yaşadığımız deneyimler sonucunda ya da gündelik hayat devam ederken bizi dengede tutan ve dağılmadan, savrulmadan devam etmemizi sağlayan, yaşam enerjimizi, spontanlığımızı, otantik benliğimizi, içsel gücümüzü ve içimizdeki yaralı çocuğu barındıran yerdir. Burası ilk dört gelişimsel dönemimiz boyunca inşa edilen, enerjetik bir alandır. Çocukluk deneyimlerimiz merkezimizin ne kadar güçlü ya da ne kadar geçirgen olduğunu belirleyen temel deneyimlerdir.

BOTS ekolünü temsil eden her birey, kendi köklerinde ve merkezinde daha dengeli bir varoluş içinde olmayı hedefler.

Sınır Bilinci:

BOTS okulunun her üyesi kişilerarası ilişkilerde nasıl bir sınır bilinci ile hareket edeceğini bilir. Sınır, ilişkilerde zarar görmemek, zarar vermemek ve karşılıklı öz saygıyı korumak için önemlidir. Günümüzde, insanlar kendi sınırlarını koruma ve diğerlerine hayır diyebilme konusunda bilinçlenmeye çalışıyor. Ancak bu konuda tek yönlü bilinçlenmek eksik kalacaktır. BOTS ekolünde sınır bilinci, hem kişinin kendi sınırını korumak, hem diğerinin sınırını aşmamak konusunda bilinç geliştirmesini kapsar. Böyle bir bilinç her tür ilişkinin merkezindedir. BOTS Ekolünü temsil eden herkes bilinçli ilişkilerin en temel unsuru olan sınırlar konusunda kendisini sürekli geliştirir.

Rol Bilinci:

BOTS Ekolünde duygularla çalışmak esastır. Ancak duygularla çalışmak onların çukurlarında kaybolmayı değil, onları görerek yönetebilmeyi kapsar. Bu kapsamda rollerimiz duygularımızı düzenleyebilmemiz için kullandığımız araçlar haline gelir. Bir öğretmen rolünde isek, öfkemizi öğrencilere yansıtmamayı; bir annelik rolümüz varsa, kaygımızı çocuklarımızla gidermemeyi öğrenmeliyiz. Bir yerde öğrenci olarak bulunuyorsak, öğrenci rolünü korumayı bilmeliyiz.

Danışman rolü, öğrenci rolü, eğitmen rolü, eğitim arkadaşı rolü, asistan rolü BOTS ekolüne en çok karşılaştığımız roller arasındadır. Bu roller arasındaki sınırların netliği ve herkesin bu netliğe ulaşması okulumuzun hedeflerinden biridir. Rol bilinci yüksek bir birey olmak, rolüne uygun davranmak, rolü gereği yapması ve yapmaması gereken şeyleri ayırt edebilmek, erdemli bir bireyin özellikleri arasındadır.

Kişilerarası ilişkilerdeki en büyük problemler rollerimizin gerektirdiği sınırları çizememekten ve sınır çizememenin bir sonucu olarak, ilişkileri ya en yakınımıza ya da en uzağımıza yerleştirmeye çabalamaktan kaynaklanıyor. Belirli bir açıdan bakıldığında rol bilinci ile yaşamak, mekanik ya da doğal olmayan ilişkiler içinde olmak gibi gelse de, üzerinde çalıştığımızda her tür ilişkide spesifik bir rolümüz olduğunu net bir şekilde görebiliriz. Bu bilinci içselleştirebildiğimizde, patronumuzun babamız olmadığını, partnerimizin annemiz olmadığını, içinde bulunduğumuz topluluğun çekirdek ailemiz olmadığını idrak edebilmeye ve çekirdek aile dinamiklerimizi, yetişkin hayatlarımızdaki ilişkilere yansıtmamayı öğreniriz.

Sürekli Gelişmeye Açıklık:

İnsanla çalışan uzmanlar olduğumuz için, kendi içsel dengemizi korumak adına sürekli kendimizi geliştirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle bu ekolü temsil eden herkesin BOTS kapsamında alması gereken tüm eğitimleri, bireysel destek seanslarını ve süpervizyonları almış olmasını, BOTS ekolü dışında da mesleki yeterliliğimizi artıracak her tür eğitim, okuma ve çalışmalarla kendimizi geliştirmeyi önemsiyoruz.

Bilgi, bilinçlenme için tek gereklilik değil ama oldukça önemli bir kaynaktır.

Sorumluluk Bilinci:

BOTS ekolünde ilerleyen herkes bundan önce açıklanan dört erdemden sorumlu olduğunu ve bu sorumlulukların gereklerini yerine getirmek için çabalaması gerektiğini bilir. Sorumluluk almak, yaşantımız içinde eylemlerimiz sonucunda oluşan durum ve duyguların yükünü üstlenebilmek demektir. Sorumluluk bilinci kişinin ne zaman sorumluluk alması gerektiği ile ne zaman sorumluluğun kendisine ait olmadığı konusunda ayrım yapabilmesini sağlar. Kötü bir şeye sebebiyet veren kişinin hissetmesi gereken suçluluğu ve bu suçluluğun arkasından gelmesi gereken telafiyi yapmasını gerektirdiği gibi; diğerlerinden gelen ve kendisine ait olmayan duyguları taşımayı reddetmesi ve böyle durumlarda kendisini seçmeyi bilmesi gerekir.